Ceza hukukunun tarihsel gelişimi oldukça zengin ve karmaşık bir süreçtir. Bu süreç, farklı toplumlardaki hukuki sistemlerin evrimini içermekte olup, zaman içinde çeşitli etkenlerden etkilenmiştir. İşte ceza hukukunun tarihsel gelişimiyle ilgili ana hatlar:

Antik Dönem: Ceza hukukunun kökenleri antik toplumlara dayanmaktadır. Antik Roma Hukuku ve Antik Yunan Hukuku, ceza hukukunun erken dönem örneklerini sunar. Roma'da, Justinianus'un Corpus Juris Civilis adlı eseri, ceza hukukundaki ilk sistemli yaklaşımlardan biridir.

Orta Çağ: Orta Çağ'da, ceza hukuku genellikle feodal sistemlere ve kiliseye dayanmaktaydı. Ceza, sıkça barbar ve acımasız yöntemlerle uygulanırdı. Tortur ve halka açık infazlar sıkça kullanılan uygulamalardı.

Aydınlanma Çağı: 17. ve 18. yüzyıllarda Aydınlanma Çağı, bireysel haklar ve özgürlükler konusunda bir değişim ve gelişim dönemidir. Cesare Beccaria'nın "Suçlar ve Cezalar" adlı eseri, ceza hukukunda reforma olan ihtiyacı vurgular ve cezanın caydırıcılık ilkesini savunur.

Modern Dönem: 19. yüzyılda ve sonrasında, ceza hukukunda daha rasyonel ve insan haklarına uygun bir yaklaşım benimsenmeye başlandı. Ceza sistemi, suçun işlenmesinden sonra suçlunun topluma rehabilite edilmesi ve yeniden entegrasyonunu amaçlayan rehabilitasyon ilkesine daha fazla odaklandı.

Uluslararası Ceza Hukuku: 20. yüzyılın ortalarından itibaren, uluslararası topluluk, savaş suçları, soykırım ve insan hakları ihlalleri gibi uluslararası suçları düzenleyen uluslararası ceza hukukunu geliştirmeye başladı. Uluslararası Ceza Mahkemesi, bu alandaki önemli bir gelişmedir.

Bugün, ceza hukuku genellikle suç işleyen bireyleri cezalandırmayı, toplumu korumayı, suçluları rehabilite etmeyi ve adaleti sağlamayı amaçlayan bir dizi prensip ve kurallar içerir. Ancak, her ülkenin ceza hukuku sistemi kendi tarihsel, kültürel ve hukuki bağlamına göre farklılık gösterir.